
Kabir kapısında, Hakk müjdesini,
Cennet göklerinde, “Selâm” sesini,
Sonsuz saltanatın tek adresini;
“İstemem!” diyene, Kur’ân ne versin!..

Cübbeye, rütbeye îtibar eden,
Şımarık zenginin, peşinden giden,
Her yerde kendini köle zanneden,
Sefil beyinlere, Kur’ân ne versin!
Şımarık zenginin, peşinden giden,
Her yerde kendini köle zanneden,
Sefil beyinlere, Kur’ân ne versin!
Üzüm yerken, bağını hiç sormayan,
Kıble desen, bir kerecik durmayan,
O temiz (!) kalbini, fazla yormayan,
“Çağdaş” müslümana, Kur’ân ne versin!.
Kadeh gölgesinde, mertlik taslayan,
Günlük alkışlarla, nefsi besleyen,
Sanat diye, haramları süsleyen,
Şöhret sarhoşuna, Kur’ân ne versin !

Tâca, tahta, iktidara doymayan,
Kendini hiç, o tabuta koymayan,
Tebâsının, feryadını duymayan;
"Sağır sultan"lara, Kur’ân ne versin!.
Kendini hiç, o tabuta koymayan,
Tebâsının, feryadını duymayan;
"Sağır sultan"lara, Kur’ân ne versin!.
Ölüler kalksalar, gelseler dile;
Andolsun.. Faydası olmaz gâfile..
Kalbi mühürlenmiş, mağrur câhile;
Hâkk izin vermezse, Kur’ân ne versin!..
CENGİZ NUMANOĞLU
Andolsun.. Faydası olmaz gâfile..
Kalbi mühürlenmiş, mağrur câhile;
Hâkk izin vermezse, Kur’ân ne versin!..
CENGİZ NUMANOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder